Senden Korkmuyorum

Gelin size bir hikaye anlatayım. Hikaye dediysem, gerçek kişiler ve olaylarla ilgisi olmayan hikayelerden değil. Kanlı – canlı, düne değil, bugüne ait bir hikaye bu. Doğudaki bir şehirde yaşayan 3 kız çocuğuyla, aynı yerde görev yapan bir polisin hikayesi. Dördünü de tanıyor ve seviyorum. Ama onlar birbirlerini tanımıyorlar. Biri hayatında karıncayı incitmemiş, bırakın insanlara zarar vermeyi, kalp kırmaktan bile imtina eden bir polis memuru. Diğerleri, doğduklarından bu yana askeri ve polisi kötü bilmiş, düşman bellemiş, ama bir o kadar saf üç kız çocuğu. Size bildiniz bileli “onların” siyah olduğunu söyleseler ve yetişkin olduğunuzda o siyahlardan biri çıkıp hayır bizim rengimiz beyazdır dese inanır mıydınız? Maalesef, onlar da inanmıyor.

Bizim bu polisin bir öğretmen arkadaşı var. Bazen oturup okulların, öğrencilerin durumundan konuşurlar. Gün gelir, öğretmen olan polise, önceki gece okulun birçok sınıfının molotoflarla yakıldığını, bütün camların kırıldığını ve ailelerin çocukları, bu aşağılık olayı polisin yaptığına inandırdığını söyler. Şaşırılacak bir konu da yoktur aslına bakarsanız. Anlattıklarım, o coğrafyada rutine binmiş olaylardır. Bir insan, kendi mahallesinde çocuğunun, kardeşinin, kuzeninin, komşusunun gittiği okulu neden yakar? Bilmiyorsunuz. Ben de bilmiyorum. Konumuza dönelim.

Aşağılık yalanlarla devletin kötülendiği, katil olarak nitelendiği ve küçücük beyinlerin sevgi yerine nefretle doldurulduğu o okullardan birinde öğretmenlik yapan arkadaşına bizim polis sorar, sınıfında gerçekten okumayı seven, zeki ama yoksul çocuklar var mı diye. Hepimizin sınıfında o yoksul ama çalışkan çocuk yok muydu? Belki de sizdiniz. Öğretmen var der, hatta başka bir şehirden geldiklerinden bahseder. Kızın birkaç sene geriden geldiğini, ailesinin okula geç yazdırdığını fakat kızın okumayı çok sevdiğini söyler. Bizim polis tereddütle sorar:

“Ona kitap hediye etmek istesem kabul eder mi?”

Olan biten her şey bu sorunun içinde gizlidir aslında. Koskoca adam, bir çocuğun, hediyesini kabul edip etmeyeceğinden emin olamıyor ve hatta kabul etmeyeceğini düşünüyor. Sebep? Gönderen kişinin polis olması. Kabul eder diyor öğretmen, o öyle bir kız değil. Yüzlerinde bir gülümseme şehrin tüm kitapçılarını dolaşıp yarıyıl tatili çalışma kitabı arıyor öğretmenle polis. Polis olanı tanıyorum. Kendisine lazım olsa o kadar yolu yürümeye üşenir. Ama o tanımadığı çocuk için adımlarını büyük büyük atarak yürüyor kaldırımda. Sonunda bir kitapçıda bulunuyor aranılan kitap. Hediye paketinin içine 3 roman, bir defter, silgi, kalemtıraş, ne bulursa atıyor polis tanımadığı kız çocuğunun gülen gözlerini hayal ederek.

Öğretmen dört kitabı da o kız çocuğuna vermek yerine, ikisini farklı iki çocuğa veriyor. Gönlünden öyle geçmiş demek ki. Mektuplardan anladığım kadarıyla çocuklara polis amcanız size bu kitapları göndermek istediğinde onları almayacağınızdan korktu diye söylüyor ve çocuklar bu söz üzerine polis amcalarına birer mektup yazıyor. O mektuplar, küçücük yüreklerin, kocaman bir adama “senden korkmuyorum” dediği mektuplar. Senden korkmuyorum sözünün, en az seni çok seviyorum kadar yürekten bir söz olduğunu, onları okuduğumda anladım.

mektup_1

mektup_2

mektup_3

Bu yazıyı paylaşmak istersin diye buraya renkli düğmeler koydum
blank
Blog Yazarı
Sezer İltekin
Bu konuyla ilgili bir fikriniz var mı?

20 Yorum
  • Ne yazsam bilemedim. Çocukları polis ve asker düşmanı olarak yetiştiriyorlar. Ve bu çocuklara gerekli bilinçlendirme yapılamadığı takdirde devleti düşmanı olarak görecekler ve yanlış kişilerin yönlendirmesi sonucu yanlış işlere bulaşıp hayatları kararıp gidecek.

  • Öyle güzel şeyler canlandı ki aklımda yaşamadığım birşey değil açıkcası. Askerliğimi güneydoğu da yaptım ve orada ki çocukların askere nasıl kin ve nefretle baktığına yaşayarak şahit oldum. Demem o ki sevgi aşılayamıyoruz çocuklara. Bir adım atsak aslında dünyamız değişecek. Ancak ne yazık ki farkında da değiliz bu durumun.

  • İlk mektubu okurken gözlerim doldu. Böyle saf, böyle temiz evlatların beyinleri yıkana yıkana ne hale geliyor. Dünyayı bu mektupları yazan çocukların saflığı yönetsin ya.

  • Gerçekten bir an için ne yazacağımı bilemedim.. Bende doğuda yaşıyorum (benim yaşadığım yer sakin çok şükür). Olayların yaşandığı bölgelerdeki genç kardeşlerimiz bu durumdan olumsuz yönde etkileniyorlar, hele ki ailelerinden kötü niyetli kimseler varsa durum dahada karışıyor maalesef ama bu çocuklar zeki maşallah.

    Gençlerimiz her zaman askerin ve polisin yanında olmalı, onlara destek çıkmalıdır. Ülke olarak zor bir dönemden geçiyoruz. Allah yar ve yardımcımız olsun.

  • İnsanı inanılmaz etkileyen bir yazı. Gerçekten yüreğinize sağlık. Geleceğin mirası çocuklarımızdır.

  • Mektup, ne kadar anlamlı geliyor ülkenin her daim olduğu gibi, zor zamanlardan geçtiği şu dönemde.

  • Blogunuzu bilmiyordum, Acı Bir Kahve Tadında son yazısında söz etti blogunuzdan ve bu hikayeden… Polislerden korkutmak toplumsal çocuk terbiyesi yanlışlarımızdan, üstelik Mehmetçik gibi vatan savunması adına çalışan kanı döküldüğünde şehit olan canlarımız onlar da. Bu yanlışı düzeltmek gerekiyor, sıcak ve düşündürücü bir hikaye. Yaşanmışlıklar, dikkate aldığımızda en değerli rehber. Selamlar..

  • Gözlerim yaşardı cidden bu denli saf ve masum çocuklar harcanıyor orada of ki ne of.

  • Gerçekleri çok güzel anlatmışsınız, kaleminize sağlık. Orada yaşananları bilmeyen, görmezden gelen o kadar çok insan var ki…

  • Sanırım blog hayatımda okuduğum en kanlı canlı yazılardan biriydi. Senin yazdıklarını biraz da bu sebeple önemsiyor ve seviyorum. İçinde insan var, yaşanmışlık var, dersler var, hayatın kendisi var.

    2016 yılında yazmış olmana rağmen yazıyı bugün ilk kez okudum ama benim için okumadığım her yazı zaten “yeni yazı” niteliğindedir.