Yaşıyor muyum ben?

blank
Buraya bir şeyler yazmayalı uzun zaman oldu. Haftalarca güncellenmeyen bloglardan nefret ederim. Buna benimki de dahil. Blog dediğin en geç iki günde bir kendini yenileyecek. Benim iki yazı arasında geçirdiğim zamana bakan, yazıları okumasa, kuantum fiziği hakkında bilimsel makale falan yazıyorum zanneder.  Her neyse. Geçen süre zarfında öldüm zannedenler olmuştur diye böyle bir başlık atmayı uygun gördüm. Yaşıyorum.
Evlendim ben. Evet yaptım bunu. Artık evli bir adamım. Hayat hikayemin sonlarına doğru bahsettiğim, o güzel kızla evlendim. İzmit yolunda tanışmıştık hani. Bak böyle yazınca değişik geldi. Her neyse. Yeni evim işyerime yaklaşık 100 adım uzakta. Artık son üç yıldır her gün gidip geldiğim yarım saatlik yol yok. Artık Çatalca İETT Durağı’nda check-in yapmak yok. Nerden nereye dedikleri bu olsa gerek. Düğünden sonra balayına yurt dışına gittik. İspanya’da Santiago De Compostela, Madrid ve Barcelona şehirlerini, Portekiz’de Lizbon şehrini gezdik. Barcelona’da araba kiraladık, Lizbon’da hostelde kaldık, Madrid’te ev tuttuk, yataklı trenle 10 saat gece yolculuğu yaptık falan. Güzeldi. Bu ayrı bir yazının konusu olur malzemeyi tüketmeyelim.
Düğün 15 Haziran’da gerçekleşti. Yani bundan tam 2 ay önce. Ondan 1 ay öncesini de sayma; hazırlıktı, düğün otobüsüydü, ev tutması, doğalgazı, mobilyası. Düğünden sonra balayı, sonra Bulgaristan’a gittik bir ara, gezi olayları, sonra hemen Ramazandı bayramdı derken hoop 15 Ağustos oldu. Bahane göt gibidir, herkeste bulunur. Benim bahanelerim bunlar.
Bundan sonra fazla kasmamaya karar verdim. Ufak tefek şeyleri dahi blogda paylaşmayı düşünüyorum. Facebook sayfasını ve Twitter’ı daha aktif kullanabilirim. Bir arkadaşımla ortak internet radyosu projemiz de var ama dur bakalım. Bir şeyler olacak.
Türk telekom bizim binaya internet bağlamıyor. Kafayı yiycem. Bunu da ayrı bir yazıda yazmam gerekecek. Şimdilik hoşçakalın. En kısa zamanda yine burdayım. Kelimeler hala benim. Kıps.
Bu yazıyı paylaşmak istersin diye buraya renkli düğmeler koydum
blank
Blog Yazarı
Sezer İltekin
Bu konuyla ilgili bir fikriniz var mı?

12 Yorum