Türkiye’de iki yıllık olmak

Her ne kadar başlık çok iddialı olsa da, bu yazımda ülkemin eğitim konusundaki hazin durumunu, – birçoğu gibi – çaresizlikle gelen profesyonel küstahlık seviyesinde irdelemeyeceğim. Enteresan diyaloglar, örnek olaylarla önünüze sereceğim tablo, yazının sonunu sizin düşünsel dünyanıza bırakacak.

Türkiye’de iki yıllık olmak başlığından kasıt, anlamamış olanlar için, eğitim düzeyi önlisans seviyesinde olmak; bir başka deyişle -halkın dediği gibi- iki yıllık üniversite mezunu olmuş olmak‘tır. Türkiye üniversitelerinde 300’den fazla önlisans programı (iki yıllık bölüm) mevcut. Meslek Yüksekokulu uzantısıyla üniversitelerden özerk bir kimlik kazanmış görünümü alan bu okullarda mesleğe yönelik teknik eleman yetiştirildiği iddia ediliyor. Bu elemanların adı bazı tanımlamalarda ara eleman olarak da geçiyor ki, bu tanımlamanın, bize çok şey kaybettirdiğini kelimenin kendisi bas bas bağırıyor.

“Efendim bak ne güzel bölümü var, tanımı var gül gibi geçinip gidiyoruz, neden çomak sokuyorsun?” diyenler bu cümleden sonrasını okumasın. Çomağın yeri değişiverir.

Az önce bir arkadaşımla mesajlaştım, Antakya’da okuduğunu söyledi. Ne okuyorsun sorusuna Seyahat İşletmeciliği cevabını verdi. Tam o anda içimden “yani otobüsçü…” diye geçirdim.
Hayır hayır, yanlış anladınız. Bunu ben söylemedim. Hatta bu cümle daha söylenmedi. Ama defalarca söylenecek. Ali amca, veli abi, ayşe teyze, hasan dayı ona soracaklar: “Otobüsçü mü olacaksın” diye! Soracaklar, çünkü At Antrenörlüğü okuyorken, bana da sordular:
Seyis mi olacaksın şimdi sen?” …

Bölümlerin reklamlarının yapıldığı sitelerde, iki yıllık bölümlerden şöyle bahsediliyor:

En çok ihtiyaç duyulan, eğitimli teknik eleman sınıfı oluyormuşuz!
O kadar çok ihtiyaç duyuluyor ki; neredeyse hepimiz işsiziz!
Şu anda, bir elektrik teknisyenine, bir elektrik mühendisinden daha fazla ihtiyaç duyuluyormuş.
Ellerinde hiç yok da ondan.
4 Yıl mühendisliklerde okuyup iş kaygısı yaşamaktansa, 2 yılda mesleğimizi icra etmeye başlayabiliyormuşuz.
Biz 2 yıl yüksekokullarda okuyup hiç iş kaygısı yaşamadan boş geziyoruz. İş kaygısını geçtim, umudu yok ki…

Şimdi, bu yazıyı okuyan sayın okuyucum; anan baban zenginse, zaten ilkokuldan başlayıp, üniversiteyi kazanana kadar dershaneye gidiyorsun. Yıllar yılı kafana öyle ya da böyle giriyor o dersler. Ha girmedi mi? Özel hocayla zorla sokuyorlar. Yine de heyecan yaptın, ÖSS’de çişin geldi, yan yattın, çamura battın kazanamadın mı? Hiç dert etme. Sen söyle. Hangi bölüm? Hangi mühendislik? Genotip mi dedin? Duyamadım? Genotip değil o salak! Genetik. Peki, tamam Genetik Mühendisi ol. Hangi üniversite? Koç mu, Sabancı mı, Bahçeşehir mi, Beykent mi seç yavrum çekinme. Okan? Haa yeni di mi o? Ohh pırıl pırıldır şimdi. Hadi git bakıyım şimdi okuluna. Neden gitmiyorsun yavrum? Haa anladım, altına araba almadık değil mi… Dalgınlığımıza gelmiş. Opel mi, Mercedes mi, BMV mi? Hangisi? Tamam canım al BMV‘ni. Şu 100 Euroyu da al, yarınki harçlığın. Hanimiş benim genetik mühendisime!? Kınalı kuzum benim.

Sayın okuyucum, bir de burdan buyrun: Anan baban ancak evini geçindiriyorsa, dershane yüzü görmediysen ya da lise sonda harç-borç bir sene dershaneye gidip bi bok anlamadıysan iki yıllıklar tam sana göre! Mesela okulunun en yüksek öss puanlarını yapmış olabilirsin. Bu bizi hiç ilgilendirmez. Bir önceki arkadaş senin yaptığın puanın yarısını bile yapmadan mühendis oluyor. Sen neden olamıyorsun? Para mı? Aaah para nedir kuzum? Önemli olan sağlık. Sen git bi iki yıllık oku, bi hava al, için açılsın. Bak sen mezun olup geldiğinde genetikteki arkadaş daha 3. sınıfta ortamlara akıyor olacak. Yazık ona di mi?

Ya aslında amacım daha istatiktiksel bir yazı yazmaktı ama, biraz daha yazarsam, isyana doğru kayıcam, günahın dibine vurucam, sinler kaflar havada uçuşacak. 2 yıllık üniversite okumayın abicim. Hele at antrenörlüğü hiç okumayın!
Çakayım böyle düzene!

Bu yazıyı paylaşmak istersin diye buraya renkli düğmeler koydum
blank
Blog Yazarı
Sezer İltekin
Bu konuyla ilgili bir fikriniz var mı?

5 Yorum
  • Bende iki yıllık mezunuyum ve işim de şu anda gayet iyi. Esasen bazı bölümler var ki kendini yetiştirebilme becerisi istemekte. Bazılarında ise işin uzmanı olsan iş bulamıyorsun. Mesela ben muhasebe mezunuyum ve okulda gördüğümle çalışma hayatım tamamen farklı Bir yerlerde işe başlayabilmek için 2 yıl ücretsiz çalıştım desem yeridir. Şu anda işi iyi biliyor olmamdan dolayı çok şükür sıkıntım yok. Ama gel gör ki bir çok bölüm benim bitirdiğim gibi olmuyor. Kendini de geliştirsen bir faydasını göremiyorsun. Örnek vermek istemiyorum ama her okuyan kendi bölümünü düşünürse ne demek istediğimi anlar. Zaten 4 yıllıklar bile artık ik yıllıklardan farksız hale geldi. Onlarda aynen işsizler kadrosu olarak görünüyor millet nazarında

  • merhabalar,
    Bir öğretmen olarak yazınızı içim acıyarak okudum..Mümkünse ;Doğru tespitlerinizin yer aldığı bu yazınızı kendi spaceimde sitenize link vererek alıntı yapmak istiyorum..

    Şu anda 5 milyon öğrenci orta eğitim sisteminin içinde tutuluyor..Bu 5 milyon kişi mezun oldukça iş, aş ve 2 odacıkta olsa ev isteyecek..Devlet Planlama Teşkilatındakiler bunu görüyordur herhalde..Avrupanın nüfusu hızla yaşlanıyor..Bizim genç nüfusumuzu iyi eğitebilirsek sadece kazma -kürek sallamak yerine beyin gücüyle de oralarda iş bulunabilir mi acaba? Bilmiyorum , keşke uzakları ,geleceği görebilecek bakış açım olabilseydi..

    Yazı hayatınızda başarılar diliyorum.