Kasıtlı Eskitme – 114 Yıldır Yanan Ampul

Birkaç ay önce kişisel bloğumda Akıllı Telefonlar Hayatımıza Hükmediyor başlıklı bir araştırma yazısı yayınlamıştım ve bu yazıyı hazırlarken internet üzerinden rastgele seçilmiş 330 kişinin katıldığı bir anket yapmıştım. Ankette bulunan sorulardan biri insanların sahip olduğu akıllı telefonların ne kadar zaman önce satın alınmış olduğuyla ilgiliydi ve beni şaşırtan şu sonuçla karşılaştım:

Katılımcıların %54’ünün akıllı telefonu 1 yıldan daha kısa süre önce satın alınmıştı. Ankete katılanların sadece %17,5’i telefonlarını iki yıldan ve yalnızca %8’i üç yıldan daha uzun zamandır kullanıyordu. Bu sonuç, daha önceden adını duyduğum fakat hakkında derin bir araştırma yapmadığım o konuyu enine boyuna araştırmamı sağladı.

Planned Obsolescence. Türkçe’de en yakın çevisi ile Planlanmış Eskitme.

Tıpkı canlılar gibi, eşyaların da bir ömrü var. Bu ömür, eşyanın üretiminde kullanılan malzemenin türüne, üretim kalitesine ve kullanılırken maruz kaldığı fiziksel şiddetin derecesine göre değişir. Örneğin; tamamen metalden üretilmiş eşyalar kolay kolay bozulmazlar çünkü metaller aşınmaya, ezilmeye ve ısınmaya karşı dayanıklı maddelerdir. Eğer bir ürünü uzun yıllar arıza vermeden çalışacak şekilde tasarlarsanız, o ürünü çok satar ve çok para kazanırsınız değil mi? Değil.

California Livermore’daki İtfaiye binasında bulunan bir ampul 1901 yılından bu yana tam 114 yıldır yanıyor. İtfaiye çalışanları, onun sıra dışı bir ampul olduğunu ancak 1972 yılında fark edebilmişler. Hatta bu ampul için 900 kişinin katıldığı bir 100 yıl partisi düzenlenmiş. Dayanıklı üretimin, üretim endüstrisine değer katacağı yönünde benimsenen o masum inanışın hakim olduğu zamanlarda, 1895 yılında üretilen o ampul, bir süre sonra, üzerinde nice ali cengiz oyunlarının oynandığı bir sembole dönüştü.

1924 Yılında İtalya’nın Cenova şehrinde toplanan takım elbiseli adamlar, uzun süre dayanan ampullerin iktisadi bir sakınca olduğu, ampul üretim ve tüketiminin kontrol altına alınması dünya pazarının aralarında bölüşülmesi konusunda fikir birliğinde bulundular ve bu amaç doğrultusunda dünyanın ilk küresel kartelini kurdular. Phoebus (Fibıs) adını verdikleri bu kartel Amerika ve Avrupa’daki ana ampul üreticileriyle diğer kıtalardaki nispeten küçük üreticileri de kapsıyordu. Bu takım elbiseli adamlar, bir ampulün ömrünün 1000 saati geçmemesi gerektiğini söyleyerek bunun için gerekli çalışmaların yapılması emrini verdiler. Belki de tarihte ilk defa, üretim endüstrisi bir ürünün ömrünü kısaltmak için bir karar almıştı. Phoebus karteli, alınan kararların uygulanıp uygulanmadığını sert bir şekilde denetliyor ve ömrü 1000 saati aşan ampul üreten şirketlere ağır para cezaları uyguluyordu. Kasıtlı eskitme uygulandıkça kullanım ömrü düzenli olarak düştü ve sadece 2 yıl içinde ampullerin ömrü 2500 saatten 1000 saate düştü. Bir süre sonra da 1000 saat, ampuller için standart kullanım ömrü olarak kabul gördü.

O günden sonra birçok mucit yeni ampuller için sürekli patent almaya çalıştı. Hatta içlerinden biri tam 100.000 saat kullanım ömrü vadediyordu. Fakat hiçbiri genel pazara ulaşamadı. Bu arada Phoebus hiçbir zaman resmi olarak var olmadı. Sürekli başka isimlerle, başka amaçlar için varmış gibi görünmeye çalıştı.

Kasıtlı eskitmenin günümüzde en bariz görüldüğü alanlar elektronik eşyalardır. Örneğin yazıcılar. Hatırlıyorum, bundan 10 – 12 sene önce babam, bilgisayar ortamında hazırladığım ödevlerimin çıktılarını alabilmem için ikinci el bir yazıcı satın almıştı. Bir süre sonra yazıcının kartuşu bitti ve yeni kartuş satın almak istedik. Fakat biri siyah beyaz, diğeri renkli olmak üzere 2 kartuşun fiyatı, kartuşuyla beraber yazıcının fiyatından yüksekti. Sanırım ben de kasıtlı eskitme ile ilk o zaman tanıştım. Yeni bir yazıcı almak istemediğimiz için, boş kartuşları ucuz fiyata dolduran bir bilgisayarcıya gittik. Bilgisayarcı kartuşları doldururken, onu dikkatle izledim. Kartuşların, doldurulmak için herhangi bir girişi yoktu, o da doldurma işini mürekkep çıkışından basınçlı mürekkep basarak yapıyordu. Bu tür bir doldurma işleminin sağlıklı olmayacağını o yaşta tahmin edebilmiştim. Nitekim düşündüğüm gibi oldu, kartuşlar sürekli mürekkep akıtmaya başladı ve kasıtlı eskitme eski bir evin küçük odasında dahi amacına ulaşmıştı.

Ben, kasıtlı eskitmeyi üç gruba ayırıyorum;

  • Birincisi, ampul örneğinde olduğu gibi ürüne doğrudan müdahale edilen ve ürünün kullanım ömrünün kesin olarak sınırlandırıldığı fiziksel eskitme.
  • İkincisi, birçok akıllı telefon üreticisinin yaptığı, ürünün çalışmaya gayet güzel bir şekilde devam ettiği fakat yazılım desteğinin son bulduğu, böylece ürünün kullanılamaz hale geldiği zoraki eskitme.
  • Üçüncüsü ise psikolojik eskitme. Kasıtlı eskitmenin müritlerinden olan Amerikalı Endüstriyel Tasarımcı Brooks Stevens şöyle diyor:

Planlı eskitme; tüketicinin, gerektiğinden biraz daha yeni gerektiğinden biraz daha iyi bir şeye, gerektiğinden daha kısa zamanda sahip olma isteğini kullanmaktır.

Tam da öyle. Videonun başında bahsettiğim, akıllı telefonu 1 yıldan daha yeni olan %54’lük kısım, tam olarak bu stratejinin kurbanı.

Yine internet üzerinde, kasıtlı eskitme ile ilgili insanların fikir ve tecrübelerine başvurduğumda, bir kişi benimle şu tecrübesini paylaştı. Aynen aktarıyorum:

Bir süre sonra bozulsun diye üretmek deyince ilk aklıma gelen dikiş makinelerim oluyor. Bende 1959 model annemden kalan bir dikiş makinesi var, ilaveten iki tane de yeni nesil makine var. Üçü de aynı firmanın ürünleri. Annemin makinesi 1988 den beri bende, çoğu dikişlerimi onunla dikiyorum. Şimdiye kadar hiç tamir görmedi, bir kere deri kayışını yeniledim o kadar. Diğerlerinin dişlileri ikide birde çatlar, kırılır. Her biri 30 lira servise getir götür, tamircinin parası filan her seferinde 100 TL gider. En son illallah geldi, tamir filan ettirmedim, öyle köşe yastığı gibi kaldılar bir kenarda. Oh olsun onlara! Bu arada, sonradan üretilenlerin parçaları plastik, ilkinin parçaları metal.

Günümüzde gözüme en çok çarpan kasıtlı eskitme aktörlerinden biri de dahili bataryalar. Batarya, doğası gereği belli bir dolum sayısına ulaşınca verimliliğini kaybeden bir cihaz ve herhangi bir ürüne değiştirilemez, dahili bir batarya koymak, kasıtlı eskitme dışında başka hiçbir sebeple açıklanamaz.

Bugün neredeyse dünyanın yarısı tarafından kullanılan Apple’ın da bu konuda sicili temiz değil. 2003 Yılında, bataryası değiştirilemeyen ve maksimum 12 ayda kullanılamaz hale gelen iPod için destek vermeyi reddeden Apple’a birçok kişi tarafından toplu olarak dava açıldı ve kasıtlı eskitme mahkemeye taşındı. Mahkeme tüketicilerin lehine karar vererek Apple’ın tüm iPod’lara batarya desteği vermesi ve kullanıcılara tazminat ödemesi konusunda hüküm verdi.

Günümüzde kasıtlı eskitmenin uygulanmadığı çok az alan var. Ben, artık aldığım her ürünün ömrünü tahmin ederek ve üzerinde bir şekilde planlama yapıldığını bilerek alıyorum. Artık birçok ürün garanti süresi dolar dolmaz bozulmaya başlıyor. Şirketler daha fazla satış yapabilmek için, her gün yeni planlı eskitme teknikleri geliştiriyorlar.

Peki siz kasıtlı eskitmeyle en son nerede karşılaştınız? Bu konuda söyleyecek bir şeyleriniz varsa lütfen benimle paylaşmaktan çekinmeyin ve videomu beğendiyseniz, bundan sonra çekeceğim videolardan haberdar olmak için kanalıma abone olmayı unutmayın.

Bu yazıyı paylaşmak istersin diye buraya renkli düğmeler koydum
blank
Blog Yazarı
Sezer İltekin
Bu konuyla ilgili bir fikriniz var mı?

15 Yorum
  • Ampulün ömrünün kısaltıldığıyla alakalı kısa bir yazı okumuştum. Yeni çıkan telefonların da (filmler gibi serileri olduğunu görünce) bilerek kullanım süresi kısaltılan aletler olduğunu anlamak çok zor olmadı. Ayrıntılı ve güzel bir paylaşım olmuş.

  • Sesli dinlemek çok iyi ya, işin ciddiyeti ve konuya olan ilgi okuyucular için arttığını söyleyebilirim yada bana göre öyle. Telefon konusuna gelirsek, günümüzde kullanım süresini eskitmek için türlü türlü oyunlar oynanması bizi yeni telefon almaya sürüklüyor bu çok can yakıyor. Sanki bu telefonlar olmasa günlük yaşantı devam etmicek hissediyoruz. Elimde yeni model bir telefon var ve google play’den indirdiğinim bir uygulamayla ne kadar telefon kullandığımı ölçtüm. Durum içler acısı. Yaklaşık 6 saat küsür telefon ile aşir nesirmisim. Çok yazık ama, işte bağımlılık! Sanırım ureticilerden çok biz kullanicilar olarak kısıtlı Eskitmeye destek veriyoruz gibi. Paylaşım için teşekürler, tartışmaya açık konu olmuş :)

  • Merhaba Sezer Hocam,

    Öncelikle YouTube projende de başarılar diliyorum. Benim de benzer bir projem var ama daha başlayamadım ve askerden sonraya kaldı.

    İzninle bir eleştiride bulunmak istiyorum. Videoyu izlerken dikkatimi çekti ki video içinde yazıyı direk okuyorsunuz neredeyse. Bu bende biraz rahatsızlığa neden oldu. Nedense yazıdan farklı bir içerik aradı gözlerim, kulaklarım. Bence yazıdaki konunun ilgi çekici kısa bir bölümünü anlatarak daha öz ve eğlenceli videolar elde edebilirsin.

    Tabi bu benim fikrim. Yine de karar senin :)

  • Merhaba,

    Ben de son zamanlarda ayyuka çıkan malum otomobil firmasının araçlarına yüklediği hileli yazılıma ek olarak otomatik viteslerinde de bu kasıtlı eskitmeyi kullandığını düşünüyorum. Düşünsenize adamlar zaten etik dışı bir işe yapmışlar, peki neden bunu diğer araç parçalarında da yapmasınlar. Malum firmanın otomatik viteslerinden dünya kadar şikayet var. O halde malum firma garanti süresi ya da kilometresi bitiminden otomatik vitesleri hata vermeye programladıysa?

    Aslında yapılan bir çok tamiratın neden yapıldığını dahi bilmiyoruz. Araç bir hata veriyor ve servise gittiğimizde bize geri dönüşler genelde bu hata kodunu veriyorsa şu parça değişecek şeklinde oluyor. Peki kime göre neye göre?

  • Sezer, hiç bu açıdan düşünmemiştim. Bu eskitmenin planlı olması ve yeni ürünlere tüketiciyi satın aldırmaya teşvik etmesi ancak bu kadar şeytani biçimde planlanabilirmiş. Eski telefonları düşünelim; mesela Nokia 3310… Halen kullanan var. Demek ki planlı eskitme gün geçtikçe farklı adımlarla yola devam ediyor. Bir de moda kavramı için de planlı eskitme tabirini kullanabilir miyiz sanki?

  • Çok güzel bilgiler, emeğinize sağlık.

    Yalnız her ne kadar güzel bilgiler olsa da video bana biraz durağan ve soğuk geldi. Biraz daha samimi olabilir sanki. İlk video olduğu için gayet normal tabi. İleride daha da iyi olacağına eminim. Şimdiden başarılar.

  • Bir telefon çıktığı zaman, diğer telefona kısıtlama getiriyorlar bunu da uygulamalara kısıtlama getirerek yapıyorlar mesela 4 e kadar kullanılabilir. Bunlar hep teşvik edici konular.

  • Yazınız muhteşem olmuş iyi tespitler ve güzel bir anlatım var…
    Lakin bazen mühendislikte bu tarz şeyler “özellikle” yapılır.

    Hiç bozulmayan eskimeyen tamamen gelişmiş metal parçalardan oluşan dayanıklı bir otomobil yapacak olsaydık…
    kaça malolurdu, kaç kg olurdu ?
    ve km başına ne kadar yakardı.

    bunun yerine 15 yıl ömürlü, herkesin edinebileceği, az yakan bir araç üretmek daha makuldür.

  • Ne kadar güzel bir saptama olmuş. Bizim evlerde kullandığımız tasarruflu ampuller 1 seneden sonra geçiyor. Akıllı telefonlardaki dahili bataryalar da dediğiniz gibi tam bir pazarlama stratejisi.

  • Bu konu, güzel anlatımınızla amacına ulaştığını düşünüyorum. Sizin sayenizde artık bende bilinçli bir kullanıcı olma kararı aldım. Madem ki bir ürün alacağız, uzun ömürlü olması ilk gereklilik olmalı.

    • Uzun ömürlü ürün bulmak gerçekten çok zor. O yüzden aldığımız bir ürünü ne kadar kullanabileceğimizi bilerek alalım. Örneğin bir dizüstü bilgisayar aldığınızda o cihazı en fazla 4-5 sene kullanabileceğimizin farkında olarak hesabımızı yapalım.

  • Merhaba;

    Eskitme stratejisnin bir başka versiyonu da moda. Moda belki üçüncü tip eskitmeye girebiliri ancak ayrı bir başlık olarak anılmayı da hakettiğini düşünüyorum.

    Zara’nın 2-3 haftada bir vitrin değiştirmesi de bunun en önemli kanıtı olsa gerek. Aynı şekilde Tchibo da 15 günde bir vitrin yenilemek üzere oluşturduğu konseptle yaşıyor. Alış veriş merkezlerini düzenli olarak ziyaret eden biriyseniz vitrinlerin ne kadar süreyle yenilendiğini kontrol edin.

  • bunun hakkında söylemek istediğim tek şey var o da anakartlar. bilgisayarımın iki defadür üst üste 2 yılını doldurduğu gibi bozulması. artık bıktırdı.