Bu Hafta Ne Öğrendim #26

Ölüm hayatın gerçeği. Saati, dakikası ve hatta saniyesi belli bir süre boyunca yaşayacağız ve bir gün tık diye gideceğiz. Bazı insanlar bu gerçeği kabul etmek istememiş ve dondurularak gelecekte çözülüp yaşamaya devam edeceklerine inanmışlar. 50 yıl önce, 1967 yılında James Bedford isimli Amerikalı Psikoloji Profesörü, cryo tüpüne girerek dondurulmuş. James Bedford böbrek kanseriymiş ve ölmesi bekleniyormuş. Kendisi de ilerde teknoloji gelişir, o zaman kansere de çare bulunmuş olur, beni çözerler demiş ve böyle bir karar almış. Ölmüş bir insan için zaman kavramı geçerliliğini yitirdiği için kendisi yeniden hayata dönerse arada geçirdiği zaman ona muhtemelen birkaç saniye gibi gelecektir diye düşünüyorum. Bu arada James amcadan sonra bu yöntem ölümcül hastalığa yakalanmış zengin insanlar tarafından oldukça popüler olmuş. Bu dondurulma işi Cryonics olarak adlandırılıyormuş ve konuyla ilgili detaylı bilgi şurada mevcut.

Kolombiya’nın başkenti Bogota’da bir mühendislik firmasında çalışan 26 yaşındaki Jorge’a bir arkadaşı gelip aynı şehirde kendisine ikiz kardeşi gibi benzeyen birini tanıdığını söylemiş. Bu kişi Jorge’un arkadaşının arkadaşıymış ve bir kasapta çalışıyormuş. İşin ilginç kısmı Jorge’un zaten bir ikiz kardeşi varmış. Tabii merak etmiş, Facebook’tan açıp fotoğrafına bakmış, gerçekten de birebir kendisine benzeyen bir adam. Sonraki fotoğraflara ilerleyince daha da şaşırmış çünkü kendisine benzeyen adamın yanında tıpkı ikizine benzeyen başka biri daha gözüne çarpmış. Yıllar sonra, ikizlerin doğdukları gün hastanede karıştıkları anlaşılmış. Film gibi.

blank

Japonya’da bir altın madeninin müzesinde, cam bir kutu içerisinde 12.5 kg ağırlığında bir külçe altın bulunuyormuş. Cam kutudaki külçeyi çıkarabileceğiniz büyüklükte bir delik varmış ve biri bayan olmak üzere toplamda sadece 3 kişi bugüne kadar o külçeyi oradan çıkarabilmiş. Külçeyi çıkarana da ufak bir hediye veriyorlarmış. Videoyu izlerken ben yoruldum. Geçen haftaki BHNÖ yazısına yorum yapan Abdulkadir isimli bir arkadaşımız sayesinde öğrendim bunu, teşekkürler!

https://www.youtube.com/watch?v=Jd2Z4Qq6Bqw

Adolf Hitler‘in babası Alois Schicklgruber 1877’de soyadını değiştirmeseymiş, Hitler efendiyi şu anda Adolf Schicklgruber olarak anıyor olacakmışız.

Amerika’nın Nebraska eyaletine bağlı Monowi adında bir kasaba varmış ve bu kasaba dünyanın en az nüfuslu yerleşim birimi olarak kayıtlara geçmiş çünkü orada sadece 1 kişi yaşıyormuş. Aslında 1930’larda 120 kişinin yaşadığı normal bir yer olan Monowi kasabası yavaş yavaş nüfus kaybetmiş ve 2000 yılında kasabada sadece Rudy ve Elsie Eiler çifti kalmış. 2004 yılında Elsie’nin eşi Rudy ölünce nüfus 1’e düşmüş. Biraz daha ilginç olan ise bu Elsie teyze, kasabada başka insanlar da yaşıyormuş gibi davranıyormuş. Kasabanın belediye başkanı, kütüphanecisi ve Monowi barının sahibi olan 76 yaşındaki Elsie teyze kendi kendinden vergi alıyormuş, kütüphaneye gidip aldığı kitabı kendisine teslim ediyormuş falan. Hayat ne garip.

blank

Eskiden çocuklar radyonun içinde bir adamın yaşadığını düşünürmüş hatta birçok çocuk radyoyu açıp içine bakmak istermiş, bilirsiniz. Bu fikirden yola çıkan Steve Jobs, Macintosh bilgisayarın içine gizemli, Mr. Macintosh adında bir karakter gizlemiş. Mr. Macintosh, pardesü giymiş çizgi bir karakter ve menü çubuğunu her birkaç bin kullanışınızda ekranda bir anlık görünüp, size göz kırpıp kayboluyormuş. Birçok kişi gördüklerinin gerçek mi yoksa hayalden ibaret mi olduğunu anlamıyormuş. Böylece ortaya Mr. Macintosh efsanesi çıkmış.

Sivrisinekleri hiçbirimiz sevmeyiz çünkü derimizin üstünü kesip hortumlarıyla kanımızı çekerler. Tabii kendisiyle ilgili sorunumuz bizden bir miktar kan çalması değil, daha çok saatlerce kaşındırıyor olması. Peki bir insanın vücudundaki tüm kanın bitmesi için aynı anda kaç sivrisinek tarafından sokulması gerekir? Yetişkin bir insanın vücudunda yaklaşık 5.5 litre kan bulunuyormuş ve bir sivrisinek bir oturuşta insandan 5 mikrolitre kan çekebiliyormuş. Bu durumda tüm kanımızı bitirmek için bizi aynı anda 1.1 milyon sivrisinek sokması yeterliymiş. Şimdi orada da bir durmamız lazım çünkü %100’e gerek yokmuş, kanımızın %20’si bir anda yok olduğunda hipovolemik şoka girip ölebilirmişiz. Peki 1.1 milyon sivrisinek vücut yüzeyimize sığacak mı? Oradan kurtarıyormuşuz işte. İnsanın vücut yüzeyi ortalama 1.75 metrekare imiş ve sivrisinekler çok harika bir şekilde hizaya geçseler bile üzerimizde 6.300 tanesi durabilirmiş. Sıkıntı yok yani.

blank

1997 yılında Rusya’da “The Intercept” adında bir televizyon programı yayınlanıyormuş. Daha çok yarışma şeklinde ilerleyen programın konusu araba hırsızlığıymış. Yarışmacıya GPS sistemi ile takip edilebilen bir araba veriliyor ve “araba hırsızı” Moskova sokaklarında polisten kaçıyormuş. Eğer hırsız 35 dakika boyunca yakalanmadan kaçmayı başarırsa kaçırdığı Daewoo Espero marka otomobili kazanıyormuş. Yalnız yakalandığında kameralar karşısında sağlam da bir dayak yiyormuş ve çoğu zaman hırsız hastanelik oluyormuş. Bu televizyon programının fikir babası rütbeli eski Rus polislermiş ve o zamanlar Rusya’da artan araba hırsızlığını yakalanan hırsızlara atılan dayağı göstererek azaltmak için böyle bir program düşünülmüş. Tabii program ters etki yapmış ve araba hırsızlığı eskisine göre artış göstermiş.

Bu yazıyı paylaşmak istersin diye buraya renkli düğmeler koydum
blank
Blog Yazarı
Sezer İltekin
Bu konuyla ilgili bir fikriniz var mı?

7 Yorum
  • İlginç bilgiler var yine yazınızda, elinize sağlık.

    Bu arada külçe olayı ilginç geldi gerçekten. Keşke o kadar uğraştan sonra hediye olarak daha küçük bir şey yerine direkt külçeyi verselerdi :)

  • I love you blog entries! I read them in order to improve my Turkish and you writing style is very beautiful, I have to read them twice in order to get all things :)

    Thank you!

  • thanks! I dont want to waste your time :) I am glad read your mental output :)

    by the way I notice some structure in your writing style ;)

  • Geçte olsa sitenize bakma fırsatım oldu gerçekten cok ilgi çekici bi sayfaya sahipsiniz’)