Bu Hafta Ne Öğrendim #21

Ne zamandır yazmıyorum. Bir önceki yazımda bahsettiğim Blog Sözlük projesi ve PHP programlamaya fazla sardım bu aralar. Neden bilmiyorum ama böyleyim ben. Bir şey yerken de böyleyim. Masada çok fazla çeşit olduğunda en fazla 2 çeşit yerim. Bir restoranda yemek yerken, ikram olarak gelen salataya, yoğurda, turşuya genelde dokunmam. Sevmediğimden değil, ana yemeğe odaklandığımdan. Asıl yemeğin tadını bozacak gibi geldiğinden. Yazmamanın bahanesi olmaz. Yazıya başlamadan önce, sık sık bloguma girip yeni yazı var mı diye kontrol eden ve hayal kırıklığı ile geri dönen siz değerli takipçilerimden çok özür diliyorum.

Kitap çekilişi yapacağım yakında. Kitaplarım ve “Kelimeler Benim” temalı ayraçlarım hazır olmasına rağmen çekilişi yapamıyorum. Utandım çünkü, bu sitenin var oluş amacı olan yazılarım yerine çekiliş var yazmak saçma geldi. Bu yüzden bir hafta erteledim çekilişi. Sözü fazla uzatmadan bu hafta öğrendiklerime geçelim:

Dünyanın en hızlı jeti 1966 yapımı Lockheed SR-71 Blackbird isimli jetmiş. 28 Temmuz 1976’da 25,929 metre yükseklikle “mutlak irtifa rekorunu” ve 3,529 km/saat ile “mutlak hız rekorunu” kırmış. Radara yakalansa da bir anlam ifade etmiyormuş çünkü bu uçağı yakalayacak hızda ne başka bir jet var ne de güdümlü füze. Bundan 32 tane üretmişler, 1998 yılında da aletleri emekliye ayırmışlar. Kesin ellerinde daha tehlikeli aletler vardır. Çünkü bunlar hep Amerika’nın oyunu.

18. Yüzyılda Rusya’da yaşayan bir kadın, 1725 – 1965 yılları arasında tam 69 çocuk doğurmuş. Feodor Vassilyev adlı bir köylünün karısı olan kadın 16 ikiz, 7 üçüz ve 4 dördüz doğurmuş. 27 kez doğum yapan kadının toplam 69 çocuğu varmış. Hey maşallah! Hayır ekmek almaya gidecek olan kardeşe acıyorum. Adam başı 1 ekmek yeseler 69 ekmek yapar. Kasayla alsan 3 kasa ekmek yapar. Onu da geçtim, sadece ekmek yeseler günde 69 liradan 2070 lira sadece ekmek parası yapıyor. Yazıktır. En fazla 3 çocuk!

2003 yılında dünya nüfusu 6,2 milyar iken, aynı yılın rakamlarına göre dünyada insan nüfusunun 4 katı kadar tavuk yaşıyormuş. Tam 24 milyar! Elbette bu sayı onları dünyada yaşayan en kalabalık kuş türü de yapıyor. Aslında çok şirin hayvanlar, ben çok severim ama mangalda soslu kanat da harika oluyor, ne yalan söyleyeyim.

Tükenmez kalemlerin kapaklarında genelde bir delik olur. Her zaman merak etmişimdir o deliğin amacı ne diye. Bazen o delik olmazsa kalemin mürekkebinin dışarı akacağını düşünürdüm. Gerçeği öğrendim. O delik, kalem kapağını yutan biri olursa hayatı kurtulsun diye yapılıyormuş. Deliğin genişliği bir insanın hayatta kalması için yetecek oksijenin geçebileceği genişlikteymiş. Elbette en yakın sağlık kuruluşuna gidene kadar. Yoksa boğazınızda öyle kalem kapağıyla yaşamayın.

Olimpiyatlarda verilen altın madalyanın sadece %1,34’ü altınmış. Kalanının da %92,5’i gümüşmüş. Yani koskoca olimpiyat komitesi altın diye gümüşü kakalıyor millete. Bu arada ağırlık olarak 6 gram altın varmış altın madalyada. Bir çeyrek altının 1.75 gram olduğu düşünülürse, altın madalya yerine adama 4 çeyrek altın taksan daha makbule geçiyor. Şaka yapıyorum tabi, altın madalyam olmadığından kafama göre atıp tutuyorum.

Karıncalar, insanlar gibi tarım ve hayvancılık yapıyormuş. Yuvalarının bir bölümünde bir tür mantar yetiştirip bu mantarları yiyorlarmış. Mesela yaprak kesip yuvasına götüren bir karınca gördüyseniz o yaprağı yemek için değil, mantarın dibine koyup mantar yetiştirmek için götürüyormuş. Peki hayvancılık nasıl oluyor derseniz onu da aphid adı verilen yaprak bitlerini bir tür şekerli sıvıyla besleyerek bitler tarafından başka bir sıvı salgılanmasını sağlıyorlar ve bu sıvıyı emiyorlar. Bizim ineğe yem verip ondan süt sağmamız gibi.

Mars’ın 3 renkli bir bayrağı varmış. Bu 3 renk sırasıyla kırmızı, yeşil ve mavi. Kırmızı Mars’ın bugünkü halini sembolize ediyormuş, yeşil ve mavi ise insanoğlunun Mars’ta yaşaması için gereken aşamaları. En sondaki mavi Dünya’nın mavisi yani artık Mars’ta yaşayabiliriz mavisi oluyormuş. Koskoca dünya neyinize yetmiyor anlamıyorum ki. Bir yerde okumuştum, tüm insanları bir araya toplasak İstanbul’u ancak doldururmuş. Yani koskoca dünya, dağlar tepeler varken, keşfet, keşfetme demiyorum ama gidip orada yaşama hayali gerçekten çok saçma. En azından bugün için.

Ülkemizde vosvos olarak bilinen Volkswagen Beetle, Adolf Hitler’in isteği üzerine 1938 yılında Ferdinand Porsche tarafından tasarlanmış. Enteresan olan ise Vosvos’un bugünkü tasarımının Adolf Hitler’e ait olmasıymış. Hitler, Porsche’un yaptığı tasarımı beğense de ilk tasarımı kendisine çok basit gelmiş ve son dokunuşları kendisi yapmış.

Yurt dışında, dilini bilmediğiniz ve kimsenin de sizin dilinizi bilmediği bir yerdesiniz. Neden ordayım diye sormayın oradasınız işte. Bunun için adamlar bir tişört üretmiş. Tişörtün üstünde trenden telefona, kitaptan fotoğraf makinesine bir sürü ikon var ve bu ikonların amacı derdinizi karşınızdaki kişiye ortak bir dile sahip olmadan, parmağınızı tişörtteki şeklin üzerine götürerek anlatabilmeniz. Adamlar bir tişörtü 33 dolara satıyor. Alınmaz.

Vodafone’un reklamlarında kullandığı “her şeyin bir kolayı vaaar, Vodafone’da” jingle müziği Bob Marley‘in Don’t Worry Be Happy şarkısından alıntıymış. Yabancı müzik konusunda son derece cahilim, nasıl bilmezsin demeyin, bilmiyordum işte.

A4 kağıdının ölçülerini ezberlemek istemiş ama başaramamıştım. Neden böyle bir şeyi denediğimle ilgili fikrim yok fakat ölçüler gerçekten de akılda tutmak için fazla karmaşık. Bir A4 kağıdının boyu 29,7 cm eni ise 21 cm. Peki neden bu ölçü? İkiye katlandığında ortaya çıkan şekildeki en ve boy oranının aynı kalması içinmiş. A4 kağıdında genişliğin yüksekliğe oranı 0,70 imiş ve bu A5, A3, A2, A1 ve hatta A0’da da aynıymış. Bu oran mektup zarflarında, kredi kartlarında, kimlik kartlarında falan da aynıymış. 0,70 oranını sağlayan, uzun kenarın, 2’nin karekökü çarpı kısa kenara eşit olmasıymış.

– Daha sık görüşelim mi?

Bu yazıyı paylaşmak istersin diye buraya renkli düğmeler koydum
blank
Blog Yazarı
Sezer İltekin
Bu konuyla ilgili bir fikriniz var mı?

32 Yorum
  • Rüyamda seni gördüm desem inanır mısın? Siyah tişörtle kayda aldığın video var mıydı?
    İnşaatta tesisat işi yapıyorduk. Ya doğalgaz ya da elektrik… O kadar ciddi ve samimiydin ki can kurban böyle ustaya diyordum. Yerine göre espirili, hiç bağırnayan, gayet sakin ve usduruplu konuşan biriydin. Arada iğrenç espiriler yapıyordun ben, sen ve bir kişi daha vardı (o’nu anımsamıyorum) birlikte hem gülüp hem de çalışıyorduk. Çok eğlenceliydi.. Özlemişim yazılarınızı :)
    Dipnot: Rüya tamamı ile gerçek. Kurgu yapmadım. Uzun zamandır sitenize girip bakıyordum yeni yazı var mı diye, ondan neden bilinçaltıma işlemiş olsa gerek…

  • Dediğiniz gibi yeni yazı var mı diye bakmadım değil. Faydalı bilgiler verdiğiniz için teşekkürler. Son yazdığınız bilgideki A4 kağıdı altın orana yakın bir ölçülere sahipmiş daha önce bir yerde görmüştüm.

  • Elinize sağlık yine güzel bir yazı olmuş. Blackbird bu uçak banbaşka birşey bi ara buna takmıştım baya araştırmıştım. Maliyeti dehşet birşey, uçağı kullanan pilotlar bildiğin astronot kıyafetleriyle uçağı kullanabiliyorlar. İnsansız hava araçları, uydular çıktı mertlik bozuldu :) bu güzel kuşları artık semalarda görmek ne mümkün :).
    Bu arada o bayanada değinmeden edemiycem, bizimkiler 1 tane doğurmaya eriniyor kadın bildiğin köy doğurmuş :). Arkadaşlara anlattım isim işini nasıl hallettiler diye düşündük :) dedim ikiz olanlar 2-a, 2-b diye devam etsin üçüzler 3-a, 3-b diye devam etsin :).

  • Aynı dertten muzdaribim Sezer. Bu aralar yazamıyoruz! Umarım devamı kısa zamanda gelir. Hitler’in tasarım gücünün olması enteresan doğrusu. Derin araştırmak gerek..

  • Karıncalarla ilgili duyduğumuz çok enteresan bilgiler mevcut. Ama bu tarım mevzusunu ilke defa duydum. Kağıtlarda ki oranda baya ilginçmiş. Hiç araştırmak aklıma gelmemişti. :)

  • ayraç çok güzelmiş aslında, dilerseniz çekiliş sitem var orada çekilişinizi yapabiliriz. Ayrıca çekilişi buradan da yapabilirsiniz.
    Tablet, futbol topu dağıtılacağına kitap dağıtılması daha iyi bence

  • Sezer Bey bence bu yazı köşesini daha sık güncellemelisiniz. Hem siz daha sık yeni şeyler öğrenir, öğrendikçe biz okuyucularda daha fazla bilgilenme şansını elde ederiz.

    • Bu konuda ben de kendimden şikayetçiyim fakat iş ve aile hayatında sahip olduğum sorumluluklar sebebiyle boş zamanlarımda yazı yazmak yerine daha boş işleri tercih edebiliyorum maalesef.

  • Ben de karıncılarla ilgili gözlemlerimi yazayım. Belki arayan soran varsa yanıtını bulur. Karıncalar iyi, hoş güzel hayvanlar ama canı sıkıldıkları zaman topluca evin içerisinde gezebiliyorlar. Bu da beni çileden çıkarıyor. Kanatlısı, kanatsızı hepsi birden evin her yerine yayılmaya başlayınca dededen kalma birkaç taktik denedim. Bir limonu dilimledim ve tam yuva girişine koydum. Sonra bi baktım ki daha fazla limon yok mu diye yalvarıyorlar. Aynı zamanda tuz da hiçbir işe yaramıyor. Koyduğum tuzu yemeklerine mi serpiyorlar ne yapıyorlar anlayamadım. Açıkcası bu karıncılarla mücade yolu yok. En iyisi mi onlarla yaşamayı öğrenelim.

    • Yorumunuz beni gülümsetti :) Ben insana direkt olarak zarar vermeyen börtü böceğin öldürülmemesi taraftarıyım o yüzden onları “kovmak” için doğal yöntemler denemeye devam etmeliyiz diye düşünüyorum.