Bu Hafta Ne Öğrendim #04

Osmanlı zamanında, kasaplara, senede bir ay zorunlu bahçıvanlık yaptırırlarmış. Sebebi de kasapların sürekli hayvan kesen insanlar olması ve içlerindeki acıma duygusunun körelme eğiliminde olmasıymış. Bahçıvanlık yaparak, yılda bir ay, normalde yaptıkları işin tam tersini yapmakta ve can almak yerine tabiri caizse can vermekteymişler.

Şimdi kapınız çalındı ve hiç tanımadığınız biri çok sıkıştım, tuvaletinizi kullanabilir miyim dedi. Ne yaparsınız? İskoçya’da kapımızı çalıp tuvaletimizi kullanmak isteyen birini içeri almamak suçmuş. İskoçluk güzel aslında. Umumi tuvalete bir lira vermek gibi bir derdin yok.

Banu Alkan’ın gerçek adı Liz Remka Rebronja imiş. Bunu öğrenince gerçekten çok şaşırdım. Açıp okuyunca kendisinin Yugoslavya doğumlu bir Yugoslav göçmeni olduğunu öğrendim. Remka da Hırvatça’da “yaban gülü” anlamına geliyormuş.

Almanya’da Heidemarie Schwermer adında bir kadın son 15 senedir hiç para kullanmadan yaşamını sürdürüyormuş. Tüm ihtiyaçlarını da takas yaparak karşılıyormuş. Fakat her ihtimale karşı da kenarda 200 Euro bulunduruyormuş. Alman yapıyor abi.

Yine Almanya’da kadının biri, tanımadığı bir genci durdurup “Size arabamı hediye edebilir miyim?” demiş ve oracıkta bir kağıt imzalayıp, kağıdı, arabanın anahtarıyla birlikte adamın eline tutuşturmuş. Bizim eleman da polisi arayıp durumu anlatmış fakat yapılan çalışma sonucu kadının deli ya da sarhoş olmadığı anlaşılmış. Bizim eleman da mis gibi 2012 model Wolksvagen Golf’ün üstüne yatmış tabi. Adamlardaki şansa bak.

Sıcak bir yaz gününde, bir insan ve bir at 26.2 mil (yaklaşık 42 km.) yarışsa, yarışı insan kazanırmış. Bunun sebebi de, insanın birçok hayvanın aksine vücudunu soluma yoluyla değil, terleyerek soğutmasıymış. Bilim adamı dayılarımızın dediğine göre, insanoğlu olarak harika bir soğutma sistemimiz varmış.

Dünyanın en acı biberi carolina reaper isminde bir bibermiş. Bu biberi bırakın yemeyi, dokunurken bile dikkat etmemiz gerekiyormuş. Hele göze möze değdi mi, o gözden umudu kesin diyorlar. Ben yerim bu biberi diyorsanız şu sitede tohumu da satılıyor.

Yalnız şu videoda sizden önce yemeyi deneyenler olmuş, dalyan gibi adamlar kedi gibi kıvranıyor, aman diyim.

Ülkemizde şehirlerarası alan kodlarının enteresan bir dağılımı varmış. Türkiye haritasını dikey olarak 3 eşit parçaya bölerseniz, soldaki parça içinde kalan şehirlerin alan kodu 2xx ile, ortadakilerin 3xx ile, sağdakilerin ise 4xx ile başlıyor. İsterseniz kendiniz deneyin.

Sürücü belgelerinin içinde, mor ışıkta görülebilen anıtkabir figürü varmış. Kendi ehliyetimle denemedim ama internette dolaşan şöyle bir görsel var.

Amerika’da her yıl 7000’den fazla kişi, doktorların kötü el yazısı yüzünden hayata veda ediyormuş. Sahi bu doktorların kötü yazma tribinin sebebi nedir? Biz 6 sene okuyoruz, o  halde sizin anlayamacağınız şekilde yazmalıyız mı?

Jackie Chan, oyunculuğunun yanında aynı zamanda 29 albümü bulunan ve opera eğitimi almış bir müzisyenmiş. Film müziklerinin birçoğunu kendi yapmış.

Dolu dolu, hepimiz için faydalı ve bol bilgili geçecek bir hafta dileğiyle!

Bu yazıyı paylaşmak istersin diye buraya renkli düğmeler koydum
blank
Blog Yazarı
Sezer İltekin
Bu konuyla ilgili bir fikriniz var mı?

13 Yorum
  • Birkaçını biliyordum fakat bilmediğim konular en ummadığım yerlerden geldi.
    Ve son olarakta Alman 2 kadının yapmış oldukları şaşırttı beni.

    Lakin at ve insan yarışı konusunda şüphelerim var. İnsan 42 km boyunca koşarak yarışacaksa bence at kazanır. Bisiklet , araba falan kullanacaksa insan olabilir.

    • Hayır, bisiklet, araba ya da başka bir araç kullanmaktan bahsedilmiyor. Maraton koşusunun Vikipedi’deki tanımına bakarsak, koşu mesafesinin tam olarak 42,195 metre olduğunu görürüz.

      Bununla birlikte, bir at elbette ilk kilometrelerde insana çok fazla fark atacaktır. Vurgulanmak istenen, insanın vücut ısısını terleme ile kontrol ederek, bu mesafe boyunca hiç durmadan koşabileceğidir. Fakat bir at vücut ısısı yükseldiği için bu mesafeyi koşamayacak ve muhtemelen yolun yarısında durup kalacaktır.

  • her hafta okuyorum yazılarını sayende bende genel kültürüme yeni bilgiler ekliyorum.bu hafta en çok dikkatimi çeken bu yazıda acı biberi yiyen çılgın ikili.onlar kadar olmasa da bende 1dk içinde 17 süper acıbiber yediğim için kendimi gördüm sonraki hallerinde:)) izlerken baya bir güldüm demek bende böyle görünüyordum.yalnız biberleri yemeyi geçtim sonrası için adamlar adına üzülüyorum :)) yazıların harika başarın daim olsun

  • Yahu koca koca adamların aklı yok mu? Ne diye yersin o biberleri. Nasıl uvunuyorlar, içim acıdı.

    Birde Jackie Chan’i şimdiye kadar hep filmlerinden tanıdığım için müzisyen olduğunu duyunca şaşırdım baya.

  • Vay arkadaş :) Madem o biber elle dokunulamayacak kadar acı da hangi amaçla tohumu satılıyor ve hangi amaçla kullanılıyor. Çok garip gerçekten. Ve o iki Alman kadına hayret ettim dogrusu. Bu zamanda böyle şeyler çok ilginç. :)

  • Bu yeni sitede yorum yazmak da bir acayip yahu alışıcaz artık. O değilde atçı adamsın sen ata fan takamıyor muyuz ? Bilgisayardan söküp yapıştıralım bir iki tane maksat at kazansın da böyle bir deneye kalkışmayalım diye. Birde benim ehliyet o kadar yıpranmış ki Anıtkabir resmi yerine Yunanistandaki Parthenon görünüyor sanki. Benim ehliyet bitmiş hacı..

    • Ata güzel bir soğutma sistemi takabiliriz aslında. Böyle arkaya dev fan. Yanlara birer radyatör. Sırtına da iki tane mutlu akü taktık mı, 42 değil, 420 km bile gider. Bu arada eski şoförlerden kim kaldı mesajını da almadım değil.

  • En çok ilgimi acı biber mevzusu çekti. Acı biber dedin mi ben kendimi kaybediyorum neredeyse :) Seni seviyorum carolina reaper diyecek kadar acı sever olduğumu sanmıyorum ama :)